Kapat
Türkiye koronavirüste 2. dalgaya hazır mı?

Türkiye koronavirüste 2. dalgaya hazır mı?

2019 sonunda hayatımıza adeta bir kabus gibi çöken Covid19 pandemisinde, 2. dalga korkusu tüm dünyayı tedirgin ediyor.

Amerika, Brezilya ve Hindistan başta olmak üzere tüm dünyada vaka ve ölüm sayıları tekrar yükselişe geçerken, koronavirüse karşı aşı geliştirme çabaları da yoğunlaşıyor. Yazın sonları ve kış mevsiminin yaklaştığı dönemde bilim insanları, uzmanlar ve yönetimler, daha vahim bir tablo oluşmasını engellemek için tüm önlemleri almaya çalışıyor.

Elbet en önemli tedbir biz insanlara düşüyor. Artık bu salgına karşı daha bilinçliyiz. Farkındalığımız ise en üst seviyede. Kişisel korunma, aile bilinci, sosyal ilişkiler, çalışma ortamları, toplu taşıma gibi pek çok günlük etkende ne yapmamız gerektiğini idrak etmiş durumdayız.

Peki nelerin daha çok farkındayız artık?

Birincisi ve en önemlisi; ‘Temizlik ve Hijyen’ in artık bir “lüks” değil mecburiyet olduğunu anladık. Diğer önemli başlık ise ‘Sosyal Mesafe’ bundan böyle sadece kendimizin değil, çevremizin de dikkati için mücadele etmemiz gereken bir önlem.

Sağlıklı bir gelecek için umutlarımız hiçbir zaman tükenmezken, ‘Toplum Bilinci’ belki de gelecek nesillere bırakacağımız en büyük ‘Öğreti Mirası’ olacak…

 

Sağlıklı ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Tertemiz bir Bayram

Tertemiz bir Bayram

Bayram Temizliği önemli bir geleneğimizdir. Ancak bu yıl pandemi süreciyle birlikte ‘Bayramda Temiz Olmak’ çok daha farklı bir anlam kazanıyor.

Türk insanı için başka bir anlamı vardır bayramların. Kültürel geleneğimizdir, coşkumuzdur, sevdiklerimizle bir arada olma tutkumuzdur bayramlar.

Ancak koronavirüs pandemisi ile karşıladığımız 2020 de, pek çok alışkanlığımız gibi bayram coşkumuzu da farklı yaşamak zorunda kalıyoruz. Sevdiklerimizle daha mesafeli olmak, kalabalıklarla sosyal temaslarımızı kısıtlamak biraz üzse de bizleri, sağlık öne çıkınca elden pek de bir şey gelmiyor.

Bayram telaşımız vardır bizim. Yorucu ama bir o kadar da tatlıdır, çünkü sonunda sevdiklerimizle bir arada olmak vardır. En önemlisi de ‘Geleneksel Bayram Temizliği’ dir. Tertemiz evimizde keyifle misafir etmek isteriz sevdiklerimizi. 

Bu yıl pandemiye karşı bir önlem olarak, bayramda evde kalabalıkları ağırlamak pek mümkün görünmese de Temizliğin ve Hijyenin farklı bir anlamı oldu hepimiz için. Geçmiş bayramlarda temizliği kendimizden çok misafirlerimiz için yapıyorduk belki ama bu kez önce kendimiz ve ailemiz için vazgeçilmez oldu temizlik.

Hem kişisel temizliğimiz ve hijyen hem de ailece zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz evimizi çok daha temiz ve steril tutmak artık bir alışkanlık değil ‘Sağlık Şartı’ haline geldi.

Doyasıya keyfini süremeyeceğimiz bir bayram geçirecek olsak da bu yıl, daha sağlıklı ve güvenli bir gelecek için Temiz bir Hayat’tan vazgeçmemeliyiz.

Asilsera Grup olarak, Mutlu, Sağlıklı bir Bayram geçirmenizi diliyor, Tertemiz bir Evde yaşayabilmeniz için Özel Temizlik Ürünlerimiz ile yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyoruz.
 

Devamını oku
Yorulmadan temizlik yapmak

Yorulmadan temizlik yapmak

Bir yandan hayatın vazgeçilmezi temizlik ve temiz bir dünyada yaşamak diğer yandan zaman çok değerli ve onu kendimize saklamalıyız. Peki bunun bir çözümü var mı?

Temizlik özellikle kadınların vazgeçilmezi. Örneğin bir anne; kendinden çok ailesi için ister temizliği. Sevdiklerini temiz bir ortamda yaşattığı an kendimi çok daha güçlü ve güvende hisseder. Bunu ailesine karşı bir görev bilir adeta.
 
Ama bilir ki sürekli temiz olmak ve yaşadığın ortamı temiz tutmak zaman isteyen ve yorucu bir iştir. Oysa ki onun da bir hayatı vardır ve kendine arkadaşlarına, dostlarına, sosyal hayatına zaman ayırmak ister. 

'Nasıl daha hızlı yaparım bu temizliği'  diye sorar kendine. Her şeyi dener daha hızlı temizlik yapmak için. Reklamlarda, marketlerde gördüğü, arkadaşlarınca önerilen bütün temizlik ürünlerini ve yardımcı malzemeleri satın alır ve dener.
Ancak bir süre sonra anlar ki 'zamanım bana kalsın' diye denediği bütün ürünlerin aslında doğru temizliği yapmasına pek de bir faydası olmaz...

Işte tam da burada 'doğru temizliğin kimyası' denen bir bilim dalı ortaya çıkar. Peki nedir bu Temizliğin Kimyası?  

Dünyadaki temizlik üreticileri iki tip ürün üretirler, bunlardan birincisi 'her şeyi yapan temizlik ürünleri' dir ki bunlar her yerde uygun fiyata satılan ama aslında çok da faydası olmayan ürünlerdir.

Diğer ürün grubu ise temizliği zor olan spesifik bölgeler için üretilen özel formüllü ürünlerdir. Bu ürünler aslında gerçekten ihtiyaç duyduğunuz temizlik yardımcılarıdır. Uzmanlarca yıllar süren laboratuvar çalıştırmaları sonucunda geliştirilirler ve genelde bu tür ürünler nokta atış yaparlar.

Örneğin bir buzdolabının kirlenme süreci ile bir ocağın, fırının ya da davlumbazın kirlenme süreci, kirlilik oranı ve temizleme yöntemi  birbirinden çok farklıdır.

Bu durumda buzdolabınızı temizleme ihtiyacı hissettiğinizde kullanacağınız ürün asla ocağınızı veya fırınınızı temizliğinizi ürünle aynı olmamalıdır...

Biz Asilsera Grup olarak  Özel Temizlik Ürünleri sektöründe 15 yıldır  tüm Arge çalışmalarımızı,  doğru ortamda doğru ürünü kullanmanız için gerçekleştiriyoruz.

Asilsera Kimyasal' ın sizlere doğru ortamda doğru temizlik yapmanız için geliştirdiğimiz ürünlere bir göz atmak ister misiniz?

 

Sağlıklı ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Klima Temizliği ve Koronavirüs ilişkisi

Klima Temizliği ve Koronavirüs ilişkisi

Sıcaklığın ve nemin bunalttığı yaz günlerinde klima kullanımı artarken, bakımı yapılmamış klimalar pandemi sürecinde virüs kapma riski yaratıyor mu?

Yazın yüksek hava sıcaklığı ve bunaltıcı nem oranı denince, günlük yaşamda en çok kullanılan çözüm olarak klimalar öne çıkıyor. Evlerde, iş yerlerinde, araçlarda giderek artan klima kullanımı yaşam konforumuzu yükseltiyor.

Ancak bu yaz için özel bir durum söz konus, Covid 19 pandemisi. En yoğun şekilde solunum yoluyla bulaşan bu virüs ile mücadele ederken, direkt hava sirkülasyonuna etki eden klimaların bakımı ve temizliği ve özllikle de klima sterilizasyonunun önemi arttı.

Uzmanlar, sosyal mesafenin korunması durumunda klima kullanımının bir risk yaratmayacağını söylerken, klima temizliği ve bakımının önemini de vurguluyor.

 

 

Özellikle küçük yüzölçümlü alanlarda (araba, küçük ofis ve odalar gibi) klimanın bakımı ve dezenfektanı çok daha hassas bir konu.

Yaz dönemi yaklaşırken pek çoğumuz servis maliyetinden kaçmak için klimaları kendimiz temizlemeyi tercih edebiliyoruz. Genel bir temizlik ve filtrenin yıkanması elbet önemli ancak özellikle bu yaz döneminde klimayı sterilize etmek olmazsa olmaz bir detay.

Asilsera Grup olarak, sağlığınız için böylesi önem arz eden bir uygulamada, sağlıklı klima kullanımı için özel geliştirdiğimiz bir ürünümüz olan Klima Dezenfekte Spreyi (Klima Bombası) denemenizi öneriyoruz.

 

Sağlıklı ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
‘Koronavirüs Tatili’ ne demek?

‘Koronavirüs Tatili’ ne demek?

2020’nin ilk 6 ayı o kadar bunaldık ki, bu sene Tatil Yapmak başka bir anlama geliyor hepimiz için. Peki Kovid19 farkındalığı ile tatil nasıl mümkün olacak?

Ege ve Akdeniz’de yaklaşık 4-5 ay boyunca süren yaz dönemi. Nefis denizler, harika sahiller, pek çok iyi konaklama tesisi, her bütçeye uygun alternatifler… Kısacası tatil için ne ararsan Türkiye’de var. Ama bir de bugüne dek pek alışkın olmadığımız bir ‘Küresel Coronavirüs Pandemi’ var.

Sağlık en öncelikli dikkat unsurumuz iken, özellikle bu yıl hissettiğimiz ‘Çılgınca Tatil Yapma arzumuzu’ nasıl gidereceğiz?
Gençler ve yalnız tatili sevenler için durum biraz daha olasılıklı görünüyor gibi. Otellerin henüz tam olarak aktif olmadığı bu yaz döneminde; daha az konforlu alternatifler var. Karavan tatili, kamp seçenekleri gibi.

Yazlığı olanlar için de durum nispeten daha kolay gibi görünüyor. Gündüz bahçende güneşlen, varsa havuzuna gir, ortalık sakinleşince de denize…

Ancak Türkiye’de asıl tatilciler olan, yıllardır turizm sektörünü ve tesisleri ‘ayakta tutan’ ve rezervasyonlarını kıştan yaptıran Ailece Tatil kitlesi için işler pek de kolay olmayacak gibi görünüyor bu yaz.

Ebeveynlerin ihtiyaçlarından çok ‘çocukların göz önünde ve güvende olacağı’ tatil köyü ve otelleri tercih etmek zorunda olanlar, ‘bir de yemek ile uğraşmayalım’ diyerek açık büfeleri sevenler, ‘ne ödeyeceğimi bileyim’ diyerek Her Şey Dahil Tatili seçenler..

Görünen o ki bu grup için bu yaz ‘hayal edilen tatil’ zor görünüyor.

Ancak yine işin temeline yani ‘sağlık ve daha iyi bir geleceğe’ odaklanırsak, belki de bu yaz için biraz dişimizi sıkmak gelecek yazları ve tatilleri daha keyifli hale getirebilir.

Devamını oku
Neden Bayan değil de Kadın?

Neden Bayan değil de Kadın?

Yılların alışkanlığı ve ‘kibarlığı’ ile Kadın diyemeyip ‘Bayan’ tercih edildi. Öyle ki artık kadınlar bile kadın demekten utanır hale geldi. Oysaki doğrusu bambaşka. Doğrusu neden Kadın olmalı?

Öncelikle şunu anlamak önemli; 'Kadın' ve 'Erkek' kelimeleri cinsiyet belirtmede kullanılır.

'Bay' ve 'Bayan' kelimeleri ise cinsiyet belirtmekten ziyade, birer hitap şekli olarak kullanılır.

Birine seslenmeniz gerektiğinde,  "Bay, bakar mısınız?" demediğiniz gibi "Bayan, bakar mısınız?" da biraz anlamsız olabilir..

Aslında kibar olmaya mı çalışıyorsunuz? Kadına ‘cinsel özgürlüğünü’ vermeden hitap etmenin kibarlıkla nasıl bir ilgisi olabilir ki?

‘Kadın-Kız mı ayrımı yapmaktansa Bayan daha kibar geliyor’ savunması da bu noktada pek geçerli olmuyor gibi.

Kız diye bir cinsiyet tanımı zaten yoktur. TDK’ da kadın kelimesinin tanımı şu şekildedir: Erişkin, dişi insan. Yani gelişimini tamamlamış ve 18 yaşını doldurmuş her dişi birey, kadındır.

Asıl niyet kibar olmaksa; bu kelime yerine 'hanımefendi' kelimesini kullanmanız çok daha yerinde olacaktır.

Halen nerede hangisini kullanacağımı bilemiyorum diyorsanız, birkaç örnek verelim;

Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi, Kadın Reyonu- Erkek Reyonu, Kadın WC- Erkek WC, Kadın doktor/avukat/öğretmen doğru kullanımlardır.

Daha da önemlisi; 8 Mart Dünya Bayanlar Günü değil, Kadınlar Günü'dür.

25 Kasım Uluslararası Bayana Karşı Şiddete Hayır Günü değil, Kadına Karşı Şiddete Hayır Günü'dür.

Aslında tüm bu sebepler dışında 'KADIN' kelimesi çok daha ahenkli ve güzeldir.

Devamını oku
‘İşini gör evine dön’ dönemini anlayamıyor muyuz?

‘İşini gör evine dön’ dönemini anlayamıyor muyuz?

Normalleşme sürecinin başlamasından kısa süre sonra vaka sayılarındaki artış belki de bazı şeyleri hala anlamadığımızı gösteriyor. Peki, nedir bu anlamakta zorlandıklarımız?

Koronavirüs pandemi, vaka sayısı, sosyal mesafe, tedbirler, kurallar…. Son dönemde sıkça duyduğumuz ve artık ‘duymaktan yorgun düştüğümüz’ tanımlar. Bugünü değil yarını da umutsuzca beklememizi sağlıyorlar bazen. Ancak umutsuzluğa kapılmak değil, farkında olmak asıl ihtiyacımız.

Sağlık ile ilgili bir sorunumuz olunca tıp bilimine ve hekimlere güveniriz. Çünkü tıp, insanlık tarihi kadar eski ve çok güçlü bir bilimdir. Bizim lehimize işler ve çözümler üreterek bizi korumaya çalışır. Temel kuralları da oldukça basittir aslında; doğru beslen, iyi uyu, zararlı şeylerden uzak dur ve temiz kal.

Peki, sağlığımızı korumanın temel kuralları bu kadar basitken neden uygulamakta zorlanırız bazen?

Çünkü tıp biliminin en zor işi, insan ile uğraşmaktır! Kendi bilinci, alışkanlıkları, sosyal davranış biçimi, birey iken ve topluluk içinde farklı davranışlar sergilemesi gibi has özellikler barındırır insan. Ve ne yazı ki bazen bu özellikleri “en temel kuralları bile uygulamakta zorlanmasını” sağlar…

Ülkemizde ve tüm dünyada sayısız bilim insanı, tıp uzmanı bize sürekli ‘temel kurallara uyarsanız risk azalır, dışarıda işinizi halledip evinize dönün’ derken, neden bir bölümümüz ısrarla tam tersi davranmayı seçeriz? Sorun Akıl mı? Bilinç mi? Eğitim mi?

Yoksa asıl sorun insan dene türün ‘kendine has’ doğası mı?

Bugün biraz sıkılsak da kurallardan, gelecek için lütfen biraz daha dikkat!

 

Sağlık ve Umut dolu günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Tertemiz olmaya ihtiyacımız var

Tertemiz olmaya ihtiyacımız var

Normale dönmeye çalıştığımız bu dönemde hijyen ve sosyal mesafe kurallarında yaşanan dikkatsizlikler bize çok daha ciddi bir uyarıda mı bulunuyor?

Koronavirüs salgını henüz gündeminizde ki önemini korurken rakamlar üzerinden bir takım olumlu gelişmeler sonucunda sosyal yaşamımızı normalleştirmeye başladık.

Toplum psikolojisi, ekonomik baskılar üzerine yaz aylarının bunaltıcı etkisi de eklenince bir anda sokaklarda ve kalabalıklarda bulmaya başladık kendimizi.

Geçen aylarda evlere kapandığımızda iyi bir sınav verdik aslında. Dikkatliydik, hassastık ve en önemlisi farkındaydık.

Ancak son günlerde üzülerek görüyoruz, duyuyoruz ve izliyoruz ki bir bölümümüz normalleşmeyi hızla geçmeye çalışıyor!

Yaz sıcaklarının da etkisiyle maske kullanımına eskisi kadar özen gösterilmemesi, kamuya açık alanlarda kalabalık ve yakın temas şeklinde toplanmalar, bazı kutlama alışkanlıklarında kuralların hiçe sayılması ve buna benzer daha birçok endişe verici gelişme yaşanmakta.

Oysaki dünya çapında yaşanan bu endişe verici salgın bize sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmadı mı? Kendimizden çok ailemiz ve sevdiklerimiz için endişelenmedik mi?

Gelin bu hassas dönemde bir kez daha soralım kendimize biraz daha sabır biraz daha özen biraz daha hassasiyet ve önemlisi vazgeçmeden bolca temizlik bize ve sevdiklerimize daha güvenli bir gelecek getirmeyecek mi?

Lütfen yaşanan sıkıntıları çabucak unutmadan biraz daha hassasiyet biraz daha dikkat ve biraz daha temizlik

 

Sağlıklı ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Tatil ama nasıl?

Tatil ama nasıl?

Corona virüs salgınına karşı uygulanan kısıtlamaların pek çoğu 1 Haziran itibarıyla kalkıyor. Şimdi akıllardaki soru bu yaz tatil yapmak ne kadar mümkün olacak?

Ege ve Akdeniz sahilleri başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanındaki turizm tesisleri salgın sürecinde kapılarına kilit vurmuş durumda.

Güneyde normalde sezon açılışlarının gerçekleştiği bu dönemde salgın nedeniyle tesisler kapalı kalmaya devam ediyor.

Koronavirüs  ile mücadelede alınan mesafe neticesinde yakın zamanda normalleşmenin başlayacağı öngörülüyor. Ancak bu normalleşme tam manasıyla bir eskiye dönüşü ifade etmeyecek.

Turizm için;  sezonu kaçırmamak, sektörün kayıplarını azaltmak ve en önemlisi de insanların bu zorlu süreç sonunda moral depolaması için faaliyetlerin başlaması hedefleniyor.

Öncelikle sosyal mesafe kurallarını sıkı bir şekilde uygulayacağını taahhüt eden ve bu yönde denetleyen turizm tesislerine, belirli koşullarda ve normal kapasitesinden daha düşük oranında ziyaretçi kabul etmesine izin verileceği belirtiliyor.

Bu süreçte turistik tesislerden uzak kalıp daha sade bir tatil yapmak isteyenler de olacaktır. İşte bu noktada devreye kamp alanları girebilir.

Kısıtlamaların kaldırılması sonrası özellikle Kuzey Ege'nin sakin rotalarının ilgi göreceği de tahminler arasında. Ancak bu tatillerin de mümkün olduğunca kalabalıklardan uzak gerçekleşmesi sağlık açısından önem taşıyor.

Bu yaz en güvenilir tatil seçenekleri arasında doğayla iç içe konseptlerin öne çıkacağını söylemek mümkün. Assos, Akyaka, Kaş, Olimpos gibi daha küçük ve alternatif rotaların öne çıkabileceği düşünülüyor.

Yurt dışı seyahatlerin ise bir süre de pek mümkün olmayacağı, pek çok kişinin de seyahati güvenli bulmayacağı için bunu tercih etmeyeceği tahmin ediliyor.

Devamını oku
Bu kadar çok kuralla ‘normale dönmek’ mümkün olacak mı?

Bu kadar çok kuralla ‘normale dönmek’ mümkün olacak mı?

Dünya genelinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan önlemler kademeli olarak kaldırılırken, ülkemizde de yaşam pek çok yeni kuralla ‘normalleşme’ sürecine giriyor.

Zor bir 2020 yaşıyoruz ve görünen o ki yılın devamında da hayat pek kolay olmayacak. Sağlık elbette ki en birincil önceliğimiz olduğundan, otoritelerce alınan tüm tedbirlere uymaya gayret ediyoruz.

Kış dönemi nispeten daha kolaydı ‘evde kalmak’. Güneş bizi her an dışarıya çağırmıyordu. Ama artık yaza giriyoruz ve biliyoruz ki yaz güneşi ‘davetkârdır’. En keyifli alışkanlığımızdır, kışın gri atmosferini yazın güneşi ile unutmak. Denizi, kumsalı, seyahatleri hayal ederiz daha kışı yaşarken.

Ancak ‘Yeni Dünya’ bu kez o kadar da cesur hayaller kurmamıza izin vermeyecek gibi.

Gönlümüzce bir tatil ya da seyahat planlamak daha zor bu yaz. Sosyal yaşamın her alanında olduğu gibi, tatil bölgelerinde de ‘önemli kurallar’ var artık.

Uçakla, otobüsle hatta kendi aracımızla bile seyahat eskisi gibi olmayacak. Oteller farklı bir düzende misafir kabul edecek. Plajlarda, kumsallarda hatta denizde bile, ‘bize izin verilen’ şartlar dahilinde zaman geçirebileceğiz. Yazlıkları olanlar için dahi, eskisi kadar özgürlük olmayacak bu durumda.

Hiç de hayal ettiğimiz tatile benzemiyor değil mi?

Bu yaz belki ‘hayaller’ biraz ötelenecek. Ancak tekrar belirtmek gerek ki; söz konusu kendimiz ve sevdiklerimizin sağlığı olunca ‘hayalleri ertelemek’ bizi üzmemeli.

Sonuçta bugünün sabrı geleceğin umudu olacaktır.

 

Sağlık ve Umut dolu günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Bir kadının en tuhaf alışkanlığı temizlik mi?

Bir kadının en tuhaf alışkanlığı temizlik mi?

Kadın belli ki çok kendine has bir tür. Sakinlik ve zarafet ile tüm yaşamı kontrol edebiliyor çoğu zaman. Peki sizce bir kadının en “tuhaf alışkanlığı” temizlik olabilir mi?

Daha çocukken annemizi izlerken hissetmeye başladık “kadının etkisini”.. O farklıydı ve özeldi. Hep planlıydı, düzenliydi, kontrolcüydü. Baba daha güçlü bir figür gibi görünse de, aslında yaşamı yöneten genelde anne idi.

Çocuk duygularımızla hep onunla zaman geçirmek istedik. Onunla gülüp, onunla dertleşmeyi sevdik. Ama bir özelliği vardı ki, bir türlü çözemiyorduk o minik aklımızla; neden sürekli temizlik yapıyordu ?..

Okul, gençlik, ergenlik derken yeni ve farklı genç kadınlar girmeye başladı hayatımıza. Onları da tanırken farkettik ki; kadınların en büyük ortak özelliği, temiz olmak ve temiz tutmak.

O zaman dönüp “annemizle olan çocukluk anılarımızı” anımsadık ve kendimize dedik ki “anne yine doğru olanı yapıyormuş”…

Son aylarda koronavirüs pandemi ne kadar alt üst etse de tüm yaşamı, biraz geriye çekilip büyük resme bakınca anlıyoruz ki; kadınlar aslında bize çok önceden doğru yolu göstermiş.

Neydi bu doğru yol?

Hayatta risk kapıyı çalmadan önce, Temiz Olmak ve Temiz Kalmak varmış !

 

Sağlıklı ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

 

Devamını oku
Ev temizliği bizi mutlu edebilir mi?

Ev temizliği bizi mutlu edebilir mi?

Evet, bilim annelerimizi haklı çıkardı: Temizlik gerçekten psikolojimizi düzeltiyor. Yapılan araştırmaya göre, evinizin temiz olmasının duygusal ve zihinsel durumunuzu etkilemesinin yanında, temiz bir evde yaşayanların daha mutlu ve daha az stresli olduğunu ortaya koydu.

Ketchum Global Research & Analytics tarafından hazırlanan raporda 2.008 yetişkin incelendi. Ankete katılanların yüzde 72'si temiz bir evde daha iyi uyuduğunu, yüzde 80'ini daha rahat hissettiğini belirtti. Temizlik stresi azalmıştı. Yapılan başka bir analiz ise katılımcıların mutluluğunun temiz bir alana girdikten sonra yükseldiğini ve sabit bir şekilde durduğunu ortaya çıkardı.

Ayrıca temizliği seven ve bu gibi etkinliklere katılan insanların empati düzeylerinin ve yardımlaşma isteklerinin çok daha yüksek olduğu saptandı. Yani temizlik yapmak insanları daha mutlu ve paylaşımcı bireyler haline de getiriyor.

Her saat %1 oranında mutluluk demek

Derin temizlik bir yana her gün yapmanız gereken temizlik miktarı bile size mutluluk vermeye yetiyor. Araştırmalar bir haftada temizlik yaptığımız her saat için mutluluğumuzun %1 oranında arttığını gösteriyor. Böylece hem siz daha mutlu oluyorsunuz hem de eviniz eğlenmek ve rahatlamak için hazır hale gelmiş oluyor.
Bu nedenle hafta boyunca mutfak tezgahını dezenfekte etmek, zeminleri süpürüp, silmek gibi rutin işleri yapabilir. Haftada bir kez ise tuvaletinizi ve küvetinizi temizleyip, çarşaf ve havlularınızı yıkayabilirsiniz.

Bu temizlik rutini sizin çok daha iyi hissetmenizi sağlar ve mutlu bir birey haline gelmenizde katkı sağlayabilir. Hazır bahar da gelmişken, sıkı bir bahar temizliği için gayet iyi bir neden değil mi?
Genel sağlık için evde hijyene önem vermeli ve temizliğimizi sağlık kurallarına uygun olarak yapmalıyız.

 

Sağlık ve Tertemiz günler...
Asilsera Grup

Devamını oku
Koronavirüs bitti demeden...

Koronavirüs bitti demeden...

Corona, virüs, salgın, pandemi, bulaşıcı hastalık, karantina... Son zamanlarda bunlarla yatıp bunlarla kalktık ve bir kez daha anladık ki temizlik ve sağlıktan daha önemli hiçbir şey yok.

Yaşadığımız dünyanın neredeyse tamamına yakın bir bölümünde, o kadar zor zamanlar geçiriyoruz ki böyle bir dönemi daha önce ne gördük, ne de duyduk.

Pek çoğumuz covid-19'un ne olduğunu anlayana kadar dünyanın ciddi bir bölümü çoktan allak bullak olmuştu.

Çok endişe verici şeyler duyduk, okuduk. İnternetten takip ettik. Türkiye'miz dünyanın neredeyse merkezinde ve çok dinamik bir ülke. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın sonunda bizim de kapımıza dayandı ve biz de bu küresel kâbusa ortak olduk.

Temizliğin ve sağlığın önemini elbette biliyorduk. Çocukluğumuzdan beri başta ebeveynlerimiz ve eğitmenlerimiz olmak üzere, sürekli uyarıldık. Temizliğimize ve kişisel bakımımıza önem verdik. Tabikî yoğun yaşam ve iş temposunda es geçtiğimiz ve atladığımız durumlar olmuştur. Problem burada! Temizliğimize, yaşantımıza, sağlığımıza, yediğimiz-içtiğimize dikkat etmediğimiz sürece daha çok pandemiler, salgınlarla uğraşırız ve bunun bedelini çok ağır öderiz.

Artık dünya 2019 Aralık öncesine asla dönmeyecek. Yeni dünyanın temelleri atıldı. Dünyamız salgın hastalıklar, savaşlar ve ölümler neticesinde küçülmekte. Covid-19 zamanı geldiğinde elbette bitecek daha doğrusu mutasyona uğrayacak. İnsanlar bağışıklık kazanacak ve corona virüsü ile beraber yaşayacak. Bu arada covid-19 salgının dünyaya olumlu tek etkisi; hava kirliliğinin ciddi oranda azalması ve atmosferin bir nebze olsun temizlenmesidir.

Bu süreçte yenidünya düzenine alışmalı ve ayak uydurmalıyız. İleride çıkabilmesi muhtemel yeni salgın ve hastalıklara hazırlıklı olmalı, yaşadıklarımızdan ders çıkartarak özellikle; sağlığımızı tehlikeye sokacak her türlü davranış ve tutumlardan uzak durmalıyız.

 

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Normale Dönmeye Ne Kadar Hazırız?

Normale Dönmeye Ne Kadar Hazırız?

Aniden Coronavirüs Pandemisi hayatımızı alt üst etti ve hiç de alışık olmadığımız bir dönem yaşadık. Şimdi hayat yavaş yavaş normale dönmeye çalışıyor. Peki biz buna hazır mıyız?

Yaklaşık 2 ay önce ortaya çıkan ve bütün dünyayı alt üst eden Coronavirüs salgını hala dünyanın en önemli gündemi. Ailelerimizden, dostlarımızdan, işinizden yapmaya alışkın olduğumuz neredeyse her şeyden bir anda uzaklaşıp, evlerimize kapandık. Sosyal ve ekonomik anlamda tüm dünya ile birlikte biz de çok zorlu bir süreç yaşıyoruz.

Bir yandan ailemiz ve sevdiklerimiz için endişe ederken, diğer yandan bu mevcut süreci anlamaya çalışıp, bizi nasıl bir gelecek beklediğini soruyoruz kendimize. Ama insanoğlu olarak deneyimlerimiz bize şunu söylüyor; sorun ne kadar büyük olursa olsun bir şekilde hayat devam etmeli.

Belki de şu soruyu sorma zamanı geldi artık; bu Coronavirüs sürecini ne kadar anladık? Ne kadar algıladık? ve ne kadar farkında olduk?

Daha da önemli bir soru var. Normalleşmeye ne kadar hazırız?

Dostumuzla kafede oturup bir şeyler içmeyi özledik. Peki, o an geldiğinde bir süredir yaşadığımız bu olağanüstü süreci anımsayıp tedbirli olacak mıyız?

Çocuklarımızla AVM’lere gitmeyi, ailemizle dışarıda keyifli bir yemek yemeyi, deniz kenarında yürümeyi, arabamıza atlayıp dilediğimiz yere gidebilmeyi özledik.

Yazın geldiği bugünlerde, böylesi olağanüstü bir dönemden sonra, normal hayatımıza dönüp biraz daha keyifli olmayı tabii ki hakkettik.

Ama şunu da asla unutmamalıyız ki; Coronavirüs Pandemisi hala dünyada aktif olarak devam etmekte, henüz hiçbir şeyi çözebilmiş değiliz.  Şayet; bu normalleşme sürecinde dikkatli olmazsak, yakın gelecekte bizi çok daha uzun ve zor günler bekliyor.

 

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Bir kadın için Temiz Dünyanın anlamı

Bir kadın için Temiz Dünyanın anlamı

Temizlik ve hijyenin bugünlerde hepimiz için farklı bir anlamı var. Peki bir kadın için bunların ne ifade ettiğini hiç düşündünüz mü?

Coronavirüs nedeniyle bir süredir (ve bir süre daha) evdeyiz, aktif değiliz eskisi kadar, sosyal değiliz, biraz sıkıldık, biraz bunaldık... Farkına vardık ki; güvende olmanın ilk kuralı, izole ve temiz bir ortamda kalmakmış. 

Çevremizin, temaslarımızın, sosyal ilişkilerimizin de belli bir temizlik ve hijyen gerektirdiğini anladık. Bu durumda, Temizliğin Efendisi Kadınları anlamak gerekirdi öncelikle.

Kadının kendi özelinde, evinde, mutfağında, salonunda, arabasında, ofisinde neden bu kadar temiz olmaya özen gösterdiği anlaşılmazdı erkekler ve çocuklar tarafından çoğu zaman. 

Bu günlerde biraz da “zor yollardan” öğrendik ki, kadının temizlik ve hijyenle olan ilişkisi aslında her zaman en doğru ilişkilerden biriydi...
Bir kadın temizlik ve hijyen için ısrarcı olduğunda, belki de sadece kendisini düşünmüyordu. Korumak istiyordu sevdiklerini ve çevresini olası tüm tehlikelere karşı.

Şu an bir bakınca dünyanın haline hak vermeye başladık, kadının her zaman temiz olma temiz kalma mücadelesine.

Daha da geç kalmadan artık farketmeli ki; hayatı kadınlar yönettiğinde  her şey daha güvenli daha sağlıklı ve olası tehlikeler çok daha az...

Gözle görülmeyen bir virüs yüzünden bütün dünyanın tepetaklak olduğu bugünlerde, kadınları daha iyi anlamalı, onların temizlik ve hijyen olan tutkularını her zaman desteklemeliyiz.
 

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Suyun tadını alabilmek

Suyun tadını alabilmek

Su o kadar hayatımızın merkezinde ki; “tadını” hissetmeyi denemiyoruz bile. Bir anda şu soru çıkıverse karşımıza;  “suyun tadı var mı? suyun kokusu nasıl?”. Bakın bilim insanlarının “suyun tadı neye benziyor” sorusuna cevabı..

Binlerce yıldır felsefeciler suyun tadı, kokusu olmadığı fikrinde direndiler. Tat alma duyusunun taban çizgisi, sıfır noktası olduğunu söylediler. Gözümüz için karanlık, kulağımız için sessizlik neyse, dilimiz için de su aynı şeydi. Aristo ; “Su dediğimiz doğal maddenin bir tadı yoktur” demişt. Ona kalırsa su sadece tadı ve kokuyu taşımakla yükümlüydü. Fakat bilim insanları arıtılmış saf suyun belli bir tat duygusunu uyandırabildiğini keşfetti.

1920’lere gelindiğinde suyun tadının, sudan önce yediğiniz ya da içtiğiniz şeye göre değiştiği yönündeki kanıtlar kuvvetlenmişti. Örneğin asitli bir şey yedikten sonra bir yudum su içtiğinizde tadı şekerli gibi gelebiliyordu. Ağzınıza bir tutam tuz attıktan sonra içtiğiniz su ise acı algılanabiliyordu.

Hatta aynı etkiyi uyandırmak için bir şey yiyip içmek bile gerekmiyor. Gün içinde diliniz hafifçe tuzlu olan tükürükle kaplanıyor. Ağzınız buna alışmış olduğunuzdan, kendi salyanızın ve tükürüğünüzün tadını almıyorsunuz. Fakat ağzınızı suyla çalkaladığınızda, ilk yudumunuzda hücreleriniz acı ya da hafifçe ekşi bir tat alıyor. Suyun bir tadı olduğu, ancak bunun başka şeyleri tattıktan sonra ortaya çıktığı görüşüne fizyologlar 30 yıldan uzun süredir kesin gözüyle bakıyordu.

Ne var ki son yıllarda küçük bir grup bilim insanı suyun tadının kendi başına bile algılanabileceğini iddia ediyor. 2000’lerin başında işe koyulan araştırmacılar, beynin belli kısımlarının (gerek insanlarda gerekse kobay farelerinde) özellikle suya tepki verdiğini gösteren veriler yayımladılar. Aşağı yukarı aynı sıralarda Utah Üniversitesi’nden bir grup da memelilerin tat hücrelerinin adına “aquaporin” denilen ve suyun hücre duvarlarından geçmesini sağlayan bir protein ürettiğini ortaya çıkarttı.

Duke Üniversitesi’nde fizyolog olan Sidney Simon da benzer bir deneyimden söz ediyor. O da farelerin tat alma korteksinde doğrudan suyla ilgili hücreler bulmuş. “Memelilerde suya özgü bir tepki olması kuvvetle muhtemel” diyor. “Kesin bir kanıt olmasa da bunu çağrıştırıyor.” Fakat başka gruplar aynı hücrelere rastlayamadı. Simon onların sadece anestezi altındaki hayvanlarla çalışmasının ve dilin sadece ön kısmındaki tepkileri ölçmesinin buna yol açabileceğini söylüyor. Oysa suyun tadını alan hücreleri bulmak için ağzın arka kısmına bakmak gerekli.

Şöyle ya da böyle, Simon’a göre suyun kendine has tadı olması çok mantıklı. “Dünyadaki en yaygın şey su” diyor. “Vücudunuzun da %75’i su, gezegenin de. Neden böyle bir şey gelişmiş olmasın ki?”

Yaşam için bu kadar değerli bir element olan suyun tadını, temiz suyunuzu evinizde kendiniz üreterek çıkarmak istemez misiniz?

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Sağlık, Çocuk ve Su ilişkisini anlamak

Sağlık, Çocuk ve Su ilişkisini anlamak

Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun yaşam kaynağına özen gösteriyor musunuz?

Su öyle bir öyküdür ki, gerçekten de tanımladığı gibi “sonsuza akar” adeta. İnsanın varlığından eskidir su. Yaşatır, büyütür bizi, çevreler karaları ve medeniyetleri oluşturur, milyonlarca tür barındırır içinde ve besler yeryüzündeki tüm canlıları..

Suyun değerini bilmek için güzel sözlere ihtiyaç yok elbet, ama yaşam bizi öyle sınıyor ki bazen “onları sadece hoş kelimeler olarak mı algılamalıydık?” dedirtiyor.

Maalesef bir süre önce, Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile tanıştık. Çok uzun yıllardır dünya böylesi bir pandemi (salgın) yaşamamıştı ve çok da hazırlıksız yalakandık ne yazık ki..

Önce algılamakta zorlandık, farkında olamadık belki, sonra şaşkınlık genel bir endişeye dönüştü, hızla korktuk ve evlerimize kapandık. Kendimizden önce sevdiklerimiz için endişelendik. Uzmalarca önerilen tüm tedbirlere sarıldık adeta. Korunmaktan çok korumayı düşündük, özellikle de çocuklarımızı. Evde kaldık, sosyal temastan kaçındık, maskelerimizi taktık ve birden aklımıza gelirverdi suyumuz ve gıdalarımız yeteri kadar temiz ve sağlıklı mı?

“Bağışıklığı güçlendirmek için bolca temiz su için” dedi uzmanlar, biz de öyle yaptık. Evimize daha çok içme suyu aldık, hem kendimiz içtik hem çocuklarımıza içirdik. Peki bu kez farkında mıydık; sağlık için bolca içtiğimiz suyun temizliğinin ve kalitesinin?..

Su yaşam boyu bizimle olmak zorunda ve temiz bir nefes kadar da vazgeçilmez. Dileriz ki artık suyun anlamını daha farklı algılayacak ve çocuklarımıza da öğreteceğiz. Tüm dünya nüfusunun sadece 3 de birinin temiz su içebildiğini unutmayacağız.

Kendi temiz suyumuzu kolayca üretebilmenin ayrıcalığını yaşamak isteyeceğiz.

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Buzdolabı virüs ve bakteri yuvası olabilir!

Buzdolabı virüs ve bakteri yuvası olabilir!

Mutfakta en önemli beyaz eşya olan buzdolabının, özen gösterilmezse bir hastalık kaynağına dönüşebileceğini biliyor musunuz?

Mutfak evin temeli, ailenin sağlık ve beslenme merkezi, buzdolabı ise gıda depomuz. Bunlar olağan yaşamımızda bildiklerimiz. Peki koronavirüs salgını nedeniyle evde kaldığımız bu dönemde, Sağlıklı Beslenmenin çok daha önemli hale geldiğinin ne kadar farkındayız?

Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) yüzünden evdeyiz ve elbet daha çok mutfaktayız, daha çok yiyor ve içiyoruz. Çok sık dışarı çıkmadığımız için de, gıda alış verişlerimizde biraz “stoklamayı” deniyoruz. Bu da buzdolabının önemini arttırıyor.

Gıda ve içecek alışverişlerimizde, kapalı ambalajlı veya kutulu ürünleri tercih ediyoruz. Ama o ürünleri buzdolabına yerleştirirken ambalajın bir koruyuculuğu kalmıyor. Gıdalarımız direkt buzdolabı ile temas edecek hale geliyor ki bu da onları savunmasız bırakıyor. Burada sadece buzdolabının içindeki soğuk havaya da güvenemeyiz elbet, çünkü artık biliyoruz ki soğuk hava virüs ve bakterileri yoketmeye yetmiyor!

Bu durumda sağlıklı gıdanın koruyucusu olmak bize düşüyor. Konu elbet buzdolabı temizliği. Klasik deterjan ve benzeri ürünlerle temizliğin asla yeterli olmayacağını unutmamalıyız. Sadece buzdolabı hijyeni için üretilmiş özel ürünlerin varolduğunu biliyoruz artık. Temizlemenin yanısıra, bakterilerden arındırma ve hijyen sağlama özelliği olan ürünler. Gıdalarımızı bize daha sağlıklı saklayan ürünler.

Asilsera Kimya olarak, sadece buzdolabı temizliği ve hijyeni için ürettiğimiz, özel formüllü Sterilchem Buzdolabı Temizleme Spreyi incelemenizi öneririz.

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Evde hijyen ve sağlık mutfaktan başlar

Evde hijyen ve sağlık mutfaktan başlar

Evdeki sağlığın, huzurun, keyfin ve lezzetin kaynağıdır mutfak. Peki koronavirüs günlerinde mutfak temizliğinin ne kadar önemli olduğunun farkında mıyız?

Kadın herzaman hassatır mutfak sözkonusu olunca. Kendi dünyasıdır mutfağı. Hep temiz ve düzenli olmasını ister. Her şey elinin altında olmalıdır hünerlerini sergilemesi için sevdiklerine. Huzur ve neşe ister mutfakta harcadığı zamanında. Ama en iyi o bilir ki, tüm bunlardan önce mutfağının hijyenik ve temiz olması gerekir.

Peki bir mutağın “görece temizliği” aile sağlığı için yeterli midir?

Biraz daha bilinçli bakmak gerek belki de konuya. Yüzeysel temizlik evin diğer bölümleri için günü kurtarabilir ama söz konusu, ev halkının beslenme kaynağı olan mutfak olunca “gerçek bir hijyenden” bahsediyor olmalıyız.

Mutfak tezgahı, ocak, fırın, buzdolabı gibi gıdalarla direkt temasta olan ekipmanların sadece yüzeylerini değil, altlarında biriken bakteri ve virüsleri de yok etmek gerekir. Ayrıca bu hiç de ucuz olmayan cihazların bakımlı olması ömürlerini uzatırken performanslı çalışmalarını da sağlar.

Tüm bu ihtiyaçlarınızı, mutfağınıza özel tasarlanmış ve üretilmiş  Asilsera Ürünlerimiz ile değerlendirmek ister misiniz?

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Koronavirüse karşı bolca su, ama TEMİZ SU

Koronavirüse karşı bolca su, ama TEMİZ SU

Corona virüsü yenmek için öncelikle bolca su içeceğiz ama suyumuzun temizliğine dikkat etmeliyiz.

Tüm dünyada koronavirüsü ile savaşmak için uzmanların öncelikli önerisi, bolca su içmek, sağlıklı gıdalar tüketmek ve düzenli uyumak. Aslında olağan günlük yaşantımızda da önceliklerimiz bunlar olmalı.

Bunlar zaten yaşamımız boyunca birbiriyle ilişkili konular. Sağlıklı uyumak için, beslenmeniz dengeli olmalı ki zaten iyi beslenmek te kaliteli suyu doğru miktarda tüketmekle başlıyor.

Elbet Kaliteli ve Temiz Su hepsinden öne çıkıyor, çünkü su yaşam enerjimizdir.

Peki, hayatın olağan akışının adeta durduğu bu günlerde, temiz suyu evimize nasıl getireceğiz? Bunun için endişelenmeyin, çünkü Temiz Suyu Evinize Getirmeye Hazırız!

Evinizin musluğuna, el değmeden, kolayca monte edilen İçme Suyu Sistemleri ürünümüzü inceleyin.

 

Sağlık ve Umut dolu günler
Asilsera Grup

Devamını oku
Evde kal çayını sağlıklı su ile demle

Evde kal çayını sağlıklı su ile demle

Önce sağlık dedik ve evdeyiz, peki en büyük keyfimiz olan çaya da sağlık katsak nasıl olur?

Koronavirüsten korunmak için tüm dünya gibi Türkiye de eve kapandı. Zor bir süreç bizi bekliyor. Aktif hayattan birden eve dönüş elbet alışkanlıklarımızı da değiştirecek.

Ama biz Türk insanı olarak her zaman hayatımıza bir keyif katıp, bunu da sevdiklerimizle paylaşmanın yolunu bulmadık mı?
Çay; evde olunca, ailece sohbetlerde en büyük alışkanlığımız, tam deminde rengiyle, kendine has kokusuyla tiryakiliğimizdir.

Peki sağlığımızı korumak için evdeysek, çaydaki sağlığı da düşünsek nasıl olur? Belki bu güne dek çok da önemsemedik çayı nasıl bir suyla demlediğimizi.. "Nasılsa kaynıyor kırılır mikrobu" dedik.. Ama artık biliyoruz ki; bakterilerden arınmak bu kadar basit bir şey değil!

Tertemiz, filtre edilmiş ve sağlıklı bir suyla demlesek çayımızı. Daha güvende olsak kendimiz ve sevdiklerimizle. Bir de lezzete lezzet katsak elbet.

Yaşam kaynağımız olan su için, evinize sağlığı getirmeyi önemsiyor ve sizlere İçme Suyu Arıtma Sistemimizi öneriyoruz.

Sağlık, Umut ve Keyif dolu günler...

Asilsera Ailesi

Devamını oku
Koronavirüs ile mücadele ederken suya dikkat!

Koronavirüs ile mücadele ederken suya dikkat!

Yeni Koronavirüs Hastalığına (COVID-19) karşı önlemlerde özellikle bol su ile temizlik öne çıkarken, Su Tasarrufu unutmamak gerekiyor.

İstanbul barajlarındaki doluluk oranının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30 daha az seviyede olduğu belirtilirken uzmanlar koronavirüs sebebiyle su tüketimi konusunda uyarılarda bulundu.

Su tüketirken bilinçli olalım

Özellikle el yıkarken açık bırakılan musluktan her seferinde ortalama 2 litreye yakın su kaybı oluşuyor. 

Örneğin; musluğu normal seviyede açarak 20 saniye boyunca elimizi sabunlarken açık bıraktık. Bu esnada 20-25 saniyede 2 litre civarında su harcamış oluyoruz. Sabunu aldıktan sonra ilk anda suya ihtiyacımız var, ancak köpürtme esnasında suya ihtiyacımız yok. 

Aynı deneyimizi, ellerimizi sabunlarken musluğumuzu kapatıp, ellerimizi iyice sabunladıktan sonra, musluğu açıp ellerimizi yine yıkadık. Böylece musluk açıkken harcadığımız suyun, yaklaşık 6'da 1'ini, yani 300 ml su harcadık. 

Bunu genele yaydığımızda, İstanbul'da 15 milyon insanın var olduğunu düşünürsek, bu farkın boyutunu daha iyi anlayabiliriz.

Unutmayalım ki; Su Yaşam Kaynağımızdır, bu gün de gelecekte de en temel ihtiyacımızdır.

Devamını oku
Evde Kal ve Koronavirüs ile Evde Savaş!

Evde Kal ve Koronavirüs ile Evde Savaş!

Dünyada korona virüs ile mücadele en yoğun şekilde sürerken, "Evde Kal" çağrısı öne çıkıyor.

Önde gelen dünya liderleri, sağlık kuruluşları başta olmak üzere tüm ileri gelenlerin insanlığa çağrısı bu yönde. Henüz hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığımız COVID-19 Yeni Koronavirüs Hastalığına  karşı ilk etapta en etkili korunma yönteminin; sokalardan, sosyal alanlardan ve insan temasından uzak durmak olduğu belirtiliyor.

Bu durumda önceliğimiz ise Evimizdeki Hijyen ve Sağlık elbette.

Aktif bir toplum olarak evde alışılmışın dışında zaman geçirirken, beslenme alışkanlıklarımızda da farklılıklar olabilir. Küresel salgın gibi yüksek riskli şartların etkili olduğu zamanlarda, bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin en birincil şartı ise; gıda barındırmalarında Antibakteriyel, Steril, Dezenfekte edilmiş ve Hijyen ortamlar sağlanması çok önemlidir.

Günlük gıdalarımızı en yoğun sakladığımız buzdolabı, gıda hazırlama ve pişirme yaparken kullandığımız ocak, fırın gibi mutfak ekipmanlarının steril ve dezenfekte olması şarttır.

Asilsera Kimya Grubu olarak, mikropsuz, bakterisiz ve hijyenik şartlarda, güvenle ve sağlıkla beslenebilmeniz için; Sterilchem Buzdolabı Dezenfekte Spreyi  ürünümüzü incelemenizi öneriyoruz.

 

Sağlık ve umut dolu günler...

Devamını oku
Daha yeni ve daha güçlü bir Asilsera !

Daha yeni ve daha güçlü bir Asilsera !

2008 Yılında, Mutfak ekipmanları, beyaz eşya temizlik ve bakım kimyasalları tedarikçisi olarak maceramıza başlamıştık. Odak noktamızda her zaman insan ihtiyaçlarını ve sağlığını tutarak; hızlı, güvenilir, yenilikçi çözümler üretmeye çalıştık.

Dünya gelişti, biz de geliştik..Türkiye büyüdü, biz de büyüdük.. Krizler oldu, biz de öğrendik...

Ancak iş dünyasındaki rüzgar bazen ne kadar sert esse de, biz daima "Size odaklı" kalmayı sürdürdük.

Zor günlerden geçiyoruz Türkiye'miz ve koca dünyamız ile birlikte. canımız yanıyor duyduklarımızla, endişeleniyoruz bazen...

Ama bizim tarihimiz buna benzer "ayakta kalma öykülerinden" ibaret değil mi zaten...

Ne kadar zor günlerden geçsek de, biz Asilsera Grup olarak, güzel bir geleceğe olan inancımızı, mücadelemizi ve yatırımlarımızı sürdürmekte kararlı olacağız.

Bu güçlü ülke ile birlikte, ayakta kalacak ve büyüyeceğiz...

Kimyasal Temizlik Ürünleri ile başladığımız serüvenimizi, Gıda ve İçecek Filtrasyon Sistemleri ve Elektronik Ürünler branşlarımızla geliştiriyoruz.

Üzüleceğiz, yaralanacağız ama asla umudumuzu yitirmeyeceğiz...

Çünkü burası Türkiye ! 

 

Asilsera Grup

 

Devamını oku